EngelSİZsiniz!

EngelSİZsiniz. 

Engelli bireyler mi engelli yoksa onları engelleyen zihinler mi? Bu soruya vereceğimiz yanıt, toplumun engelli bireylerle kurduğu ilişkiyi anlamamıza ışık tutabilir. Engellilik, bir bireyin fiziksel, zihinsel ya da duyusal farklılıklarından ziyade, toplumun bu farklılıkları nasıl karşıladığıyla ilgilidir. Yani, asıl engel; önyargılar, ulaşılabilir olmayan mekanlar, anlayışsız tutumlar ve dışlayıcı sistemlerdir.

Bir düşünün: Bir binaya tekerlekli sandalye ile giriş yapılamıyorsa, engelli olan sizce birey mi yoksa bu detayı görmezden gelen mimar mı? Bir iş görüşmesinde, yalnızca fiziksel görünüşünden ötürü bir birey göz ardı ediliyorsa, engel onun yeteneklerinde mi yoksa işverenin dar kalıplarında mı? Toplu taşıma araçlarına tekerli sandalyesiyle binmeye çalışırken zorlanan mı, yoksa ona fiziksel ya da zihinsel yardımı yapmayan bireyler mi engelli? 

Engelli bireyler, toplumun sunduğu engelleri aşmak için büyük çaba harcarken, bizler hayatı onlar için kolaylaştırmak yerine çoğu zaman farkında olmadan zorlaştırıyoruz. Oysa ki, gerçek engel; empati yoksunluğu ve farkındalık eksikliğidir.

Engelleri kaldırmak, yalnızca fiziksel düzenlemeler yapmakla sınırlı değildir. Daha kapsayıcı bir toplum için, öncelikle zihinlerimizdeki bariyerleri yıkmamız gerekir. Engelli bireyler de tıpkı diğer herkes gibi hayal kurar, çalışır, üretir ve yaşama değer katar. Onları engellemek yerine, hayatlarını kolaylaştıracak adımlar atmak bizim elimizde.

Unutmayalım, engelli bireyler engelli değil; onları engelleyen biziz. Bu yüzden, onların potansiyellerini ortaya çıkarmalarına destek olmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Birlikte, engelsiz bir dünya yaratabiliriz. Yeter ki önce kendi zihnimizdeki engelleri fark edelim ve aşalım.

Sevginin tüm engelleri kaldırdığı bir dünya olması dileğiyle 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kutlu olsun.