Değerli okurlarım ve sosyal medya takipçilerim. Bu gün toplumsal ve insani hayatımızda var olan iki konuyu yılın son gününde irdelemek istedim. İstedim ki yeni yılda bir birinize ve toplum ilişkisinde belki sizlere katkım olur diye düşündüm.
İki konuda ilk önce samimiyeti ele alalım:
“Samimiyet iyi olmak değil, hesapsız, çıkarsız, düşünmeden iyiliğe, iyi olmaya koşmaktır. Hatta kişi olması gerektiği yani düşündüğü şeyi iyi kaygısı taşımadan yapması demektir.”
Samimiyet:
“kelime kökeninde; içten, bir şeyin en iç kısmı, öz anlamına gelmekte. Dilimizde ise ‘kalbinin içinden, içtenlikle’ deyimiyle örtüşmektedir.
Bu gün samimiyet kavramı üzerinden kendimize ve ilişkilere farklı bir bakış açısı getirme günümüz olsun.
Samimiyet;
Sahici olmaktır. Bizi heyecanlandıran (İyi ya da kötü) bir şey duyduğumuzda “Sahiden mi?” sorusunu sorarız değil mi? Buradaki "Sahiden mi?" genellikle, Samimi misin?, Samimiyetle mi söylüyorsun?, Beni kandırmıyorsun değil mi? bana gerçeği söyle" anlamlarını içerir. Sahici kelimesi sözlükte “sahte olmayan, gerçek, karşıtı” olarak tanımlanır. Sözcüklerle kurulu iç dünyamız samimiyet için sahiciliği, gerçeği ister, yapmacıklıktan hoşlanmaz.
Samimiyet çıkar gözetmeden iyi olmaktır.
Yalnızca başkalarına samimi olmayız. Kişi kendine de samimi olur veya olmaz. Dilimizde kullanımı itibariyle farklı anlasak da çatışma aslında samimiyet iyi bir test aracıdır. Tercihlerimizi, kararlarımızı, yaşamımızı yaşadığımız ya da yaşamaktan kaçınmayı tercih ettiğimiz çatışmalar doğrultusunda düzenleriz. Çatışma aslında ne iyi ne kötüdür. Sonuçları bazen kötü olabilir tabii. Yaşamımızda mutluluk arayışımız ve acıdan kaçınma çabamız bizi bazen çıkarlarımızla ters düşürebilir.
Bu kendimizle ilişkimizde veya diğerleriyle olanlar ile ilişkidir. Samimiyet iyi olmak değil, hesapsız, çıkarsız, düşünmeden iyiliğe, iyi olmaya koşmaktır.
Hatta kişinin, olması gerektiğini düşündüğü şeyi iyi olma kaygısı taşımadan yapmasıdır diyebiliriz.
Samimiyet hakikattir
İnsan gerçeği arayan bir canlıdır. Bu arayış çoğu kez gerçeğin getireceği katlanılmaz acılar nedeniyle bizi yanlış yollara sürüklese ve o yollarda yıllarımızı geçirtse de; bizi derinden yaralayan durumlarda
“ Bunu senden beklemezdim”, “Tam bir hayal kırıklığı yaşadım” sözcüklerini kullanırız.
samimiyet; kandırmamaktır, gizlememektir ne kendini ne de başkalarını.
Samimiyet hakikati paylaşmak, onun içinde kalmaktır.
Bize samimi gelen insanlar için; “Çok içten”, “Hesapsız”, “Pazarlıksız”, “Olduğu gibi”, “Doğal” gibi kelimeleri kullanırız. Doğaçlama, doğal bize iyi gelir. Kurallar, pazarlıklar bizi koruduğu, güvende hissettirdiği kadar rahatsız da eder. Bu bağlamda, planlı samimiyet beş para etmez diyebiliriz. O halde samimi olmak en doğru yol ve de en gerçekçi çizgidir.
DERİM
# SAMİMİYET İLE PARALEL GİDEN İKİNCİ BİR KONU DAHA VARDIR
Çok Bilen Çok Yanılır ya da ben ne yaptığımı bilirim.
Fazla bilinmeyen ancak derin bir anlamı bulunan çok bilen çok yanılır veya ben ne yaptığımı bilirim mutlaka dikkat edilmesi gereken iki cümleden biridir. İnsanlar ne kadar çok şey bilse de yine de bilmediği birçok şey vardır. Ancak insan bilgisine aşırı şekilde güvenirse başka konulara müdahil olabilir ve yanlışlar yapabilir.
İnsanlar her zaman bilgisini iyi tartmalı ve ona göre hareket etmelidir. Sadece bilgiye güvenerek öz güvenli şekilde bazı durumlara karışmak hatalar yaptırabilir. Bu da çok bilen çok yanılır ya da ben ne yaptığımı bilirim atasözü üzerinden değerlendirmeliyiz. Deyimlerin kısa hali olarak öğüt şeklinde öne çıkan atasözleri arasında, bu uyarı en değerli olanlardan biridir.
( Not: Yazımı bazı kaynaklardan faydalanarak yazdım.)