Farkında mıyız?
Siyasi literatürde geçmişte çok kullandığımız sağ-sol kavramlarını bugünkü Meclis aritmetiğine uyarladığımızda sağ zihniyetin çoğunlukta olduğunu görüyoruz. Sağ ve sol ayırımını özellikle "siyasi literatür" diyerek sınırladım. Çünkü, güncel kullandığımız bu kavramlar, bizim itikadî-kültürel anlayışımızı yansıtmıyor.
Türkiye'de "sağ" deyince; genellikle milliyetçi, muhafazakar, mutaassıp, gelenekçi zihniyet anlaşılır. Sol ise, kökten değişimci, toplumcu, komünist ve sosyalist sistemi savunan ve statükoyu reddeden, devrim yanlısı bir zihniyeti temsil eder. Sol'un odağında din, ırk, milliyet, cinsiyet yoktur.
Avrupa'ya baktığımızda, dinî ve sosyal muhafazakârlar sağ akım içinde yer alırken, ekonomik muhafazakârlar da liberal ve sol eğilim içinde yer alırlar. Esasen, sağ ve sol kavramı, Fransız Devrimi (1789-1799) zamanında, ayrı görüşteki siyasetçilerin Fransız parlamentosunun sağında veya solunda oturmalarından esinlenilerek oluşturulmuştur.
Yani, bunlar bizim inancımıza ve kadim kültürümüze ait kavramlar değil!..
Bu kısa bilgiden sonra tekrar Meclis'e dönelim. Bu dönemde TBMM çoğunluğu klasik anlamda sağın eline geçmiş bulunuyor. Çünkü, Cumhur ittifakına, Deva, Gelecek, Saadet'i de eklerseniz; milliyetçi-muhafazakar-sağ temsilcilerin sayısı Anayasa'yı yapacak 400 rakamını aşıyor. Bundan bir sinerji doğar mı? Neden olmasın?!
"Her şeyde bir hayır var" düşüncesi ve "Şerlerde bile hayır aramak" anlayışı, bizim inanç kültürümüzde çok önemli bir yer tutar. Bu seçim sürecinde yaşanan siyasi ittifaklarda, solun ve sağın tamamen birbirine girdiği ve karıştığı, tarafların bu yüzden olmadık söz ve ithamlarla birbirlerini kırıp üzdüğü bir hengamede ortaya çıkan bu sonuç, artık her şeyin geride bırakılıp akl-ı selim ile düşünerek geleceğimizi inşa etmeye çalışmamız gerektiğini göstermelidir.
Demem o ki; "Vaki olanda hayır vardır" diyerek meseleye yaklaşıp bu imkandan yararlanmak tarihi bir görev olarak karşımızda duruyor. Bunu değerlendirmemek, veballi bir tarihi sorumluluk doğurur. Siyasi liderler ve karar vericiler, egolarını bir kenara koyup bu fırsatı değerlendirmeli, milli ve manevi hassasiyetlerini siyasi çıkarlarının önüne koyarak bu dönemi iyi değerlendirmelidirler.
Hangi partiye oy verirsek verelim, vatandaş olarak bizler; Ülkemizin, Milletimizin, yurtdışı Türk ve Müslüman topluluklarının ve hatta insanlık âleminin hayrına olacak güzel kararlar alınmasını bu Meclis'ten bekliyor, hassasiyet sahibi genel başkan ve lider kadrolarını bu milli, manevi ve tarihi göreve çağırıyoruz.
Bakarsınız, iyi niyet ve güzellikle yaklaşım; sol düşünceye sahip kişileri de bir araya getirebilir. Yeter ki, canlı-cansız tüm varlıklara faydası olacak hizmetleri üretmek üzere irade koyup samimiyetle çalışabilelim.
…