Bir gün dört kafadar gezmeye çıktılar. Dördü de ahmaklıkta benzersizdiler. Yolda giderken yükseklikte eşi olmayan devasa bir minare gördüler, hayret ettiler ve aralarında şu konuşmalar geçti.
Birisi dedi ki: "Aklım almıyor, acaba bu yüksek minareyi nasıl inşa ettiler!? Galiba bunu periler yapmış olmalı!"
İkincisi cevap verdi: "Yahu senin hiç mi aklın yok! Eski zaman ustalarının boyları çok uzunmuş, o kadar uzunmuş ki, ayakta iken elleri minarenin ta alemine kadar yetişirmiş, Minareyi de böyle yapmışlar!"
Üçüncüsü lafa girdi: "Sen de amma akılsızmışsın! Böyle bir şey mümkün mü? Bence bu minareyi yerde boylu boyunca inşa etmişler, sonra da yerden yukarı kaldırıp havaya dikmişler! Bu iş başka türlü olmaz" dedi.
Dördüncü arkadaş hepsini dinledikten sonra filozof edasıyla şöyle seslendi: "Üçünüzde ahmaksınız, bu söyledikleriniz olmayacak iş? Ben size işin gerçeğini söyleyeyim. Siz hiç suyu çekilmiş bir kuyu gördünüz mü?" diye sordu. Her üçü de "Evet gördük" dediler. Bunun üzerine kendinden emin şu açıklamayı yaptı: "İşte bu yüksek minare, yerdeki o gördüğünüz kuyudur ki bu derin kuyuyu yerinden kaldırarak yukarıya böyle dikmişler!.."
Arkadaşları bu ilginç açıklama karşısında onun aklının kemaline ve idrakinin derinliğine hayret ettiler. Onu medh ü sena ile taltif ederek "Bravo, ne müthiş bir zekan var senin, harikasın sen" diyerek böyle bir arkadaşa sahip oldukları için sevindiler ve Allah'a şükrettiler.
Ahmaklar topluluğuna ne anlatırsanız anlatın fark etmez, hepsi karşılık bulur. İlahi vahye aykırı, fıtrata ters, tecrübeyle sabit bilimsel gerçeklere uymayan, akıl ve mantık dışı da olsa bütün söyledikleriniz sorgusuz süalsiz kabul görür. Hatta sizi yere göğe sığdıramazlar, sizin ne büyük bir anlayış ve kavrayışa, üstün bir zekaya sahip olduğunuzu söyleyerek şuursuzca peşinizden giderler.
Dini ve siyasi hayattaki bazı konuşmalara ve yaşananlara bakıyorum da, bu ibretli hadiseyi anlatma ihtiyacı hissettim ve paylaşmak istedim. Yorum serbest!