50 seneyi geçkin..
6-7 yaşlarında falanım. Bahçenizin arkasında Arabacı Mehmet Ağa’nın o zaman berber çırağı olan oğlu Fahrettin abi mahallede nerede ne kadar çocuk varsa at arabasına bindirip bizi maça götürdü.
Konyaspor Karabükspor maçı oynanıyordu. Tabi ikinci yarının başlarında bizde herkes gibi kapılar açılıp “beleş gireceğiz” diye beklemeye başladık.
Okullar tarafındaki açık tribünün altındaki kapılar önünde para verip bilet alamayıpta maça girmek için bekleyen yüzlerce çoluk çocuk, genç ihtiyar kapıların açılması ile birlikte, tribünlere daldık.
Önünden defalarca geçtiğim stadın içine ilk kez giriyordum..
Kapalı tribünler hınca hınç dolu. açık tribünlerde de yer yer boşluklar vardı. Siyah beyazlı Konyaspor’da hatırladığım kadarı ile kalede panter Fethi, Mehmet Oktut, Hikmet, Ertan, Zafer ve Ömer Duran gibi isimleri sahada ilk kez görüyordum.
O gün başlayan bu Konyaspor sevdası bizlere üzüntülü günlerde, sevinçli günlerde yaşattı. Üzülsekte, ağlasakta bu sevdadan hiç vaz geçmedik.
50 yılı aşkın sürenin 42 yıllık süresinde meslek icabı Konyaspor’un çok yakınında yer aldık.
Yazda, kışta, yağmurda, çamurda, karda gitmediğimiz deplasman kalmadı. Hep bu armanın peşinde koştuk. Yaş kemale erdi hala da koşmaya devam ediyoruz..
Konyaspor aşkı bizde bitip tükenmez, aksine her geçen süre içimizde daha derin sevdalı izler bırakan bir sevgidir.
Kısacası biz bu kara sevdaya hep tutuklu kaldık.
Bugün ne mutlu ki, 100. yılımızı kutluyoruz. Bu takımı kuranlardan, gelmiş geçmiş emeği geçen tüm yöneticilere, teknik direktörlere, futbolcu, masör, malzemeci ve taraftarına kadar her kim varsa herkese sonsuz teşekkürler.
Vefat edenlere rahmet, sağ olanlara da Allah’tan sağlıklı uzun ömürler diliyorum..