Queer teorinin önde gelen isimlerinden olan Judith Butler,cinsiyet ve cinsellik gibi konuları sorgulayan ve geleneksel kimlik normlarına meydan okuyan bir yaklaşım geliştirmiştir.
Butler'ın queer teorisi, kimliklerin ve cinsiyetin doğal, sabit veya belirlenmiş olmadığını savunur. Aksine, cinsiyet ve cinsellik gibi kavramların toplumsal olarak yapılandırıldığını ve kültürel, politik ve tarihsel bağlamlarda şekillendiğini öne sürer. Butler'ınqueer teorisi, geleneksel cinsiyet normlarını ve kimlik kategorilerini sorgulamakla birlikte, kimliklerin ve cinselliklerin sürekli olarak yeniden oluşturulabilir olduğunu vurgular.
Bu teori, cinsiyetin ve cinselliğin sadece biyolojik faktörlerle değil, aynı zamanda kültürel ve toplumsal normlarla da şekillendiğini savunur. Butler'agöre, cinsiyet ve cinsellik gibi kavramlar, toplumsal pratikler ve kurumlar tarafından sürekli olarak yeniden üretilir ve yeniden tanımlanır.
Bu nedenle, cinsiyet ve cinsellik normlarını sorgulamak ve değiştirmek, toplumsal dönüşüm için önemli bir adımdır. Queer teori belirsizliğe, değişkenliğe ve akışkanlığa işaret etmektedir. Dolayısıyla sabitlenmiş cinsel kimlik anlayışlarından uzak ve merkezsizleşmiş bir kimlik algısı söz konusudur. Bu anlayış özellikle heteronormativiteye karşı meydan okuyarak heteronormativitenin üstünlüğünü tartışmaya açar.
Queer teorinin temel hedefinde hegemonya kuran cinsel kimlik anlayışları vardır. Bu anlayışlar, yapısökümyaklaşımıyla ele alınarak ikiliklerin konstrüktivist yapısı irdelenir. Butler bu durumu şu şekilde ifade eder: “Toplumsal cinsiyeti, eylemlerin kaynağındaki kararlı bir kimlik olarak veya bir fallik merkezi olarak değil de zaman içerisinde zayıf bir inşayla kurulan, edimlerin stilize tekrarı üzerinden dış mekânda tesis edilen bir kimlik olarak tasavvur etmeliyiz.” Düşünürün bu yorumu cinsel kimliklerin dil ve kültür tarafından inşa edilen akışkan bir mahiyet içerdiğini göstermektedir.
Heteronormativenin hedefe alınarak ikili cinsiyet anlayışlarına karşı gelen bu yaklaşım, feminist ve lgbtsöylemlerini de eleştirerek onların heteronormatif anlayışa çanak tuttuklarını belirtir. Sabit ve ikili cinsiyet anlayışlarına karşı gelen queer teori, kimliksiz ve akışkan bir yaklaşım benimsemektedir.
Özetleyecek olursak Butler'ın queer teorisi, kimliklerin sabit olmadığını ve herkesin kendi cinsiyet ve cinsellik kimliğini kendi benzersiz deneyimleri ve tercihleri doğrultusunda oluşturabileceğini vurgular. Bu teori, toplumsal cinsiyet normlarına meydan okuyarak, daha kapsayıcı ve özgürleştirici bir toplumun mümkün olduğunu öne sürer.