Günümüz iş dünyasında, teknolojik ilerlemeler ve endüstrinin karmaşıklığı iş gücü arzını ve talebini dengede tutmada bir zorluk yaratıyor. Özellikle teknik becerilere sahip elemanlar, işverenlerin baş ağrısı haline geldi. Patronlar, işlerini yürütecek deneyimli ve yetenekli teknik elemanları bulmakta zorlanıyorlar.
Bir işveren dostum anlatmıştı: “ Rıdvan’cım eskiden iş görüşmesi yaptığımız adaya, size döneceğiz derdik. Şimdi bize dönersiniz değil mi diye soruyoruz.”
Bir başka işveren dostum ise “ Bir inşaat mühendisi, bir de kepçe operatörü arayışımıza başvuruları aldık. 8 inşaat mühendisi pozisyona başvururken, 1 kepçe operatörü geldi. Asgari ücretle ( o dönem 11.400 TL ) mühendisimizi başlatırken, kepçe operatörü 25.000 TL yi beğenmedi ve gitti.” diyordu.
Neredeyse işveren, adaylarda aranan özelliklerde“nefes alsın versin yeter “ deme noktasına geldi.
Peki, bu sorunun altında yatan nedenler nelerdir ve iş dünyası bu sorunu çözmek için neler yapabilir?
Teknik becerilere sahip bireylerin talebinin artmasıyla birlikte, bu alanda uzmanlaşmış kişilerin iş arayanlar arasında azalması gözlemleniyor. Teknolojinin hızlı bir şekilde evrim geçirmesi, işverenlerin talep ettiği beceri setlerinin sürekli değişmesine yol açıyor. Ancak, bu talebi karşılayacak kadar hızlı bir şekilde yetişen nitelikli elemanlar bulmak oldukça zor olabiliyor.
Her ilde, hatta bazı ilçelerimizde açılan üniversiteler nedeniyle her yer mühendis, avukat, eczacı, ekonomist v.b uzmanlıklarla dolu. Teknik Liseler ve Üniversitelerin Meslek Yüksek Okulları yetersiz.
Eğitim sistemlerinin bu değişen taleplerle adım adım ilerleyemediği görülüyor. Geleneksel eğitim modelleri, teknolojinin sunduğu yeni olanaklara hızlı bir şekilde adapte olamıyor ve dolayısıyla iş gücünü bu yeni gereksinimlere uygun şekilde yetiştiremiyor. Sonuç olarak, işverenler, işe alacakları kişilerin eksikliklerini kapatmak için ek eğitim programları düzenlemek zorunda kalıyorlar ki bu da maliyetli bir iş olabiliyor.
Teknik becerilere sahip elemanlar arasındaki rekabetin artması, işverenlerin bu kişilere cazip teklifler sunma ihtiyacını artırıyor. Rekabetçi maaşlar, esnek çalışma saatleri, kariyer gelişimi fırsatları ve diğer avantajlar, işverenlerin bu alandaki yetenekleri çekmek ve elde tutmak için başvurduğu yöntemler arasında yer alıyor. Ancak, bu avantajlar sınırlı kaynaklarla mücadele eden küçük işletmeler için sürdürülebilir olmayabilir.
Peki, işverenler bu sorunu nasıl çözebilir?
İşverenlerin iş ilanlarını daha cazip hale getirmek için, çalışanların ihtiyaç ve beklentilerini anlamaları önemlidir. Esnek çalışma saatleri, uzaktan çalışma imkânı, kariyer gelişimi destekleri gibi unsurlar, iş arayanların dikkatini çekmek ve şirketinizin cazibesini artırmak için önemli faktörlerdir.
İşverenler, mevcut çalışanlarının yeteneklerini geliştirmek için eğitim ve gelişim programlarına yatırım yapmalıdırlar. İş gücünü güncel beceri setleriyle donatmak, şirketin rekabet gücünü artırmanın önemli bir yoludur.
Üniversiteler ve özel sektörün ortak anlayışla çalışmaları çok önemli. Staj programları ve işbirliği projeleri gibi genç yeteneklere erişim sağlayacak yöntemler de değerlendirilmelidir.
Son olarak, işverenlerin sektördeki değişimleri yakından takip etmeleri ve bu değişimlere hızlı bir şekilde adapte olmaları gerekmektedir. Teknolojik gelişmeleri ve sektörel trendleri takip etmek, iş gücü planlaması sürecinde işverenlere avantaj sağlayacaktır.
Teknik becerilere sahip elemanları işe almak ve elde tutmak, günümüz iş dünyasında önemli bir zorluk haline gelmiştir. Ancak, işverenlerin bu sorunu çözmek için çeşitli stratejileri uygulayarak, rekabet avantajını elde etmeleri mümkündür. Esneklik, sürekli öğrenme ve değişime ayak uydurma, bu süreçte başarılı olmanın anahtarlarıdır.
Sonuç olarak özel sektör önünü göremiyor. Yarınlar onları korkutuyor. Acil önlem alınmazsa “ Lütfen yarın gel başla” demeye başlayacaklar.