Fenerbahçe’nin kazandığı haftada lig ikinciliği iddiasını sürdürmek isteyen Konyaspor, rakibin önemli silahlarının cezalı ve sakat olması, ilk yarıının ortalarında 10 kişi kalması nedeniyle rahat ve farklı kazandı. Oyun disiplininden kopmayan ancak farkı dahada fazlalaştırma fırsatını, oyunu domine ederek değil rolantiye alarak kaçıran yeşil beyazlılar buna rağmen 4-1 lik skorla üç puanın sahibi oldu. Bundan sonra önce Cuma günü Fenerbahçe’nin Rize’de takılmasını sonrada Konyaspor’un artık TFF birinci lig takımı olan Malatya’dan üç puanla dönmesi, emanet ettiğimiz şampiyonlar ligi sırasını geriye almak en büyük dileğimiz. Yanlış anlaşılmasın Malatya’yı küçümsediğimden değil ancak bu sezon kalan haftalar için artık süper ligin misafiri olduğunu hatırlatmak istedim.
Artık fenerbahçe ile kalan 6 haftalık periyodda büyük yarış içerisinde olan yeşil beyazlıların tek rakibi kendisi olmalı. Tıpkı Konyaspor gibi fikstürü rahat olan, ancak iki hafta sonra Vodafone Park’ta, bazılarının yanlı yönetimi olmazsa takılma ihtimalinin yüksek olduğu Fenerbahçe’nin, bu maç dışında puan kaybı yaşayacağını düşünmüyorum. Son haftalarda pozitif oynamaya çalışan ancak sistemi bir türlü tutturamayan Fenerbahçe, aslında oyuncuların bireysel yetenekleri ve kazanma hırsının yüksek olması nedeniyle kazanıyorlar. Ancak genelde hem şanssızlıkları hemde hakemler müsaade ederlerse oyun anlayışındaki becerilerinin üst düzeyde olmayışı Fenerbahçe’nin orta sıralardan gelip bazılarınında desteği ile ikinci sıraya çıkması, tesadüf olmayan, bilinçli ve planlı bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Konyaspor bütün ihtimalleri düşünerek kalan 18 puanı alarak, rakibinin sadece bir maçta yaşayacağı puan kaybı ile tarihinde şampiyonlar ligine ilk kez gitmenin gururunu yaşayacak ve yaşatacaktır. Dün akşam düşme hattından uzaklaşmak ve rahatlamak isteyen Giresunspor’un Beşiktaş’a geçit vermediği gibi, Cuma günü artık son çırpınışları olan ve ümitlerini sadece bu maça bağlayan Ç.Rizespor’unda Fenerbahçe’ye aynı duyguları yaşatması tabiiki en büyük dileğim. Giresun demişken, neydi o tribünlerin güzelliği, neydi o coşku, neydi o tıklım tıklım tribünler, inanın imrenerek izledim. Helal olsun çotanaklara. İstisnalar dışındaki üç beş bin kişi haricinde bulunan Konya’lı taraftarlar pardon seyirciler utanın utanında lig ikincisi takımın taraftarını haftalardır çağırmama rağmen gelmemekte ısrarcı olanlar, evlerinde çay keyfi yaparak izleyin. Lig ikincisi bir takımın taraftarı böyle olmaz olmalalı, Konyaspor taraftarı bu olamaz. Hani kareografilerle saatler öncesinde doldurduğumuz tribünler, hani marşlar söyleyerek takımı karşıladığımız tribün coşkusu, hani günler öncesinde caddelerde sokaklarda forma ile dolaşıp maçı günler öncesinde yaşamaya başlayan takım ruhu nerede ? artık salgının kalmadığı, aşı zorunluluğunun olmadığı, testlerin istenmediği, bir ortamda Konyaspor’luluk ruhunu tv başında değil tribünlerde yaşamak gerekmez mi ? yoksa o ruhudamı Covıt19 aldı götürdü.
Kalın sağlıcakla.