Türkiye'de son dönemde sıklıkla yaşanan depremlerden sonra, Gaziantepli çelik kasa üreticisi deprem anında insanların içine sığınabileceği 60 ila 600 ton yük taşıyabilen deprem yatağı geliştirdi. Fiyatın 50 bin lira ile 500 bin lira aralığında olduğunu söyleyen üretici Haluk Dündar, “Deprem anında insanların sandviç olan binalardan kendilerine bir yaşam üçgeni oluşturacakları ve kendilerini ezilmelerini önleyecek bir çelik konstrüksiyon bir yapı olduğunu söyledi. Gaziantep'te 59 yıldır çelik kasa ve yüksek güvenlikli ürünler üreten bir firma, yaşanan depremlerden sonra gelen talep üzerine önceden geliştirdikleri deprem ranzasını daha da geliştirerek deprem yatağına dönüştürüyor.
Çevresi tamamen yüksek dirençli çelik konstrüksiyonla kaplı olan 600 kilo ağırlığındaki ranza, 600 tona kadar yük taşıyabiliyor. Deprem ranzası enkaz altına kaldığı zaman küçük yerleri kazıp eşmesi için kazma, kürek, küçük bir akü, aydınlatma, insanlara ulaşabilmesi için telefonunu şarj edebileceği bir şarj yeri, sireni, düdüğü, deprem çantası mevcut. Bunların içerisine ekstra olarak hava tüpü, oksijen tüpü eklenebiliyor. “8 büyüklüğünde depreme kadar dayanacak şekilde yapılıyor” Yapılan deprem yatak ve ranzalarının 8 büyüklüğündeki depremlere kadar dayanıklı olduklarını belirten çelik kasa ve yüksek güvenlikli ürünler üreten firma sorumlusu Haluk Dündar, “Deprem yatağı, deprem anında insanların sandviç olan binalardan kendilerine bir yaşam üçgeni oluşturacakları, ezilmelerini önleyecek bir çelik konstrüksiyon bir yapıdır. Deprem anında insanların ezilmesini, hayatlarını kaybetmesini engeller. Kalın çelik konstrüksiyonlarla üretim yapıldığı için bunlar 60 ila 600 ton kapasitedeki yükleri taşıyabilecek şekilde yapılan yapılardır. Bu yapıların ranza tarzında olan deprem yatakları var, masa şeklinde olan deprem yatakları var. Bunlar ranza şeklinde yatarken koyacak şekilde olanlar var. Bunların değişik kullanım yerleri mevcut. 2 kişiden başlayıp 8 kişiye kadar alabilecek kapasitede üretiliyor ve 8 büyüklüğünde depreme dayanacak şekilde yapılıyor. Zaten esas ağırlığı insanların vücuduna ulaşmaması için ekstra bir güvenlik yaşam üçgeni oluşturmak buradaki esas amaç odur. İçinde kendi her türlü yiyecek, içecek depolama imkanı ve yel gözleri mevcuttur. Enkaz altına kaldığı zaman küçük yerleri kazıp eşmesi için kazma, kürek, küçük bir akü, aydınlatma, insanlara ulaşabilmesi için telefonunu şarj edebileceği bir şarj yeri, sireni, düdüğü, deprem çantası mevcut. Bunların içerisine ekstra olarak hava tüpü, oksijen tüpü eklenebiliyor” dedi. “Deprem yatağının içinde 1 ay bile kalsa yaşama ihtimalini çok büyük” Dündar, “Kişinin enkaz altında deprem yatağının içinde 1 ay bile kalsa yaşama ihtimalini çok büyük derecede arttıracak her türlü imkan mevcut oluyor. Yani orada ezilmesini ve açlıktan, susuzluktan, havasızlıktan dolayı ölmesini engelleyecek en üst tedbirler alınıyor. Bunların fiyatları 50 bin TL’den 500 bin TL ye kadar çıkıyor” şeklinde konuştu. “İstanbul'da da büyük bir deprem olma ihtimali mevcut” İstanbul’da 250 yılda bir deprem yaşandığı için bilim adamları tarafından büyük bir deprem beklediklerini söyleyen Dündar, dirençli yapılara ihtiyaç olduğunu da belirterek, “Bizim depreme dayanıklı yapılara ihtiyacımız var. Yani şu anda beklenen bir İstanbul depremi var, olması ihtimali büyük olan. 1010 yılında İstanbul'da bir deprem olmuş, hatta ada çökmüş. Şimdi 1250 yılında İstanbul'da deprem olmuş, çok büyük can kayıpları olmuştu. 1509 yılında da çok büyük bir deprem olmuş hatta küçük kıyamet demişler. O dönemde Yavuz Sultan Selim padişah olduğu dönemde İstanbul büyük ölçüde yıkılmış. 1750 yıllarında yaklaşık 250 yıl aralıklarla o zamanda da büyük bir deprem olmuş. Şu andaki bilim adamlarının dediklerine göre ise şu anda 250 yıllık süre geçmiş durumdadır. İstanbul'da da büyük bir deprem olma ihtimali mevcut. Şu anda bizim depreme dayanıklı binalara, yapılara ve her türlü imkana şu anda ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı. “Ülke olarak depreme dayanıklı yapılara ihtiyacımız var” Ülkemizde depreme dayanıklı yapılara ihtiyacımız olduğunu söyleyen Haluk Dündar, “İnsanlarımız her türlü böyle bina alırken veya iş yeri alırken, deprem izolatörü, deprem yataklı böyle yapılara öncelikli ihtiyaçlar mevcut. Bunu da ülkemizin iktidarıyla, muhalefetiyle bu konuya ağırlık verilmeli. Bu durum insanların can ve mal kaybına, ülkenin ekonomisine büyük bir zarar verebilecek bir durumdur. Bununla ilgili her türlü tedbirin alması lazım ve halkımızın da bu konuda depreme karşı duyarlı olmalıdır. Evi alırken bunlara özellikle çok dikkat etmesi gerekiyor. Ülke olarak depreme dayanıklı yapılara ihtiyacımız var” diye konuştu.
Çevresi tamamen yüksek dirençli çelik konstrüksiyonla kaplı olan 600 kilo ağırlığındaki ranza, 600 tona kadar yük taşıyabiliyor. Deprem ranzası enkaz altına kaldığı zaman küçük yerleri kazıp eşmesi için kazma, kürek, küçük bir akü, aydınlatma, insanlara ulaşabilmesi için telefonunu şarj edebileceği bir şarj yeri, sireni, düdüğü, deprem çantası mevcut. Bunların içerisine ekstra olarak hava tüpü, oksijen tüpü eklenebiliyor. “8 büyüklüğünde depreme kadar dayanacak şekilde yapılıyor” Yapılan deprem yatak ve ranzalarının 8 büyüklüğündeki depremlere kadar dayanıklı olduklarını belirten çelik kasa ve yüksek güvenlikli ürünler üreten firma sorumlusu Haluk Dündar, “Deprem yatağı, deprem anında insanların sandviç olan binalardan kendilerine bir yaşam üçgeni oluşturacakları, ezilmelerini önleyecek bir çelik konstrüksiyon bir yapıdır. Deprem anında insanların ezilmesini, hayatlarını kaybetmesini engeller. Kalın çelik konstrüksiyonlarla üretim yapıldığı için bunlar 60 ila 600 ton kapasitedeki yükleri taşıyabilecek şekilde yapılan yapılardır. Bu yapıların ranza tarzında olan deprem yatakları var, masa şeklinde olan deprem yatakları var. Bunlar ranza şeklinde yatarken koyacak şekilde olanlar var. Bunların değişik kullanım yerleri mevcut. 2 kişiden başlayıp 8 kişiye kadar alabilecek kapasitede üretiliyor ve 8 büyüklüğünde depreme dayanacak şekilde yapılıyor. Zaten esas ağırlığı insanların vücuduna ulaşmaması için ekstra bir güvenlik yaşam üçgeni oluşturmak buradaki esas amaç odur. İçinde kendi her türlü yiyecek, içecek depolama imkanı ve yel gözleri mevcuttur. Enkaz altına kaldığı zaman küçük yerleri kazıp eşmesi için kazma, kürek, küçük bir akü, aydınlatma, insanlara ulaşabilmesi için telefonunu şarj edebileceği bir şarj yeri, sireni, düdüğü, deprem çantası mevcut. Bunların içerisine ekstra olarak hava tüpü, oksijen tüpü eklenebiliyor” dedi. “Deprem yatağının içinde 1 ay bile kalsa yaşama ihtimalini çok büyük” Dündar, “Kişinin enkaz altında deprem yatağının içinde 1 ay bile kalsa yaşama ihtimalini çok büyük derecede arttıracak her türlü imkan mevcut oluyor. Yani orada ezilmesini ve açlıktan, susuzluktan, havasızlıktan dolayı ölmesini engelleyecek en üst tedbirler alınıyor. Bunların fiyatları 50 bin TL’den 500 bin TL ye kadar çıkıyor” şeklinde konuştu. “İstanbul'da da büyük bir deprem olma ihtimali mevcut” İstanbul’da 250 yılda bir deprem yaşandığı için bilim adamları tarafından büyük bir deprem beklediklerini söyleyen Dündar, dirençli yapılara ihtiyaç olduğunu da belirterek, “Bizim depreme dayanıklı yapılara ihtiyacımız var. Yani şu anda beklenen bir İstanbul depremi var, olması ihtimali büyük olan. 1010 yılında İstanbul'da bir deprem olmuş, hatta ada çökmüş. Şimdi 1250 yılında İstanbul'da deprem olmuş, çok büyük can kayıpları olmuştu. 1509 yılında da çok büyük bir deprem olmuş hatta küçük kıyamet demişler. O dönemde Yavuz Sultan Selim padişah olduğu dönemde İstanbul büyük ölçüde yıkılmış. 1750 yıllarında yaklaşık 250 yıl aralıklarla o zamanda da büyük bir deprem olmuş. Şu andaki bilim adamlarının dediklerine göre ise şu anda 250 yıllık süre geçmiş durumdadır. İstanbul'da da büyük bir deprem olma ihtimali mevcut. Şu anda bizim depreme dayanıklı binalara, yapılara ve her türlü imkana şu anda ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı. “Ülke olarak depreme dayanıklı yapılara ihtiyacımız var” Ülkemizde depreme dayanıklı yapılara ihtiyacımız olduğunu söyleyen Haluk Dündar, “İnsanlarımız her türlü böyle bina alırken veya iş yeri alırken, deprem izolatörü, deprem yataklı böyle yapılara öncelikli ihtiyaçlar mevcut. Bunu da ülkemizin iktidarıyla, muhalefetiyle bu konuya ağırlık verilmeli. Bu durum insanların can ve mal kaybına, ülkenin ekonomisine büyük bir zarar verebilecek bir durumdur. Bununla ilgili her türlü tedbirin alması lazım ve halkımızın da bu konuda depreme karşı duyarlı olmalıdır. Evi alırken bunlara özellikle çok dikkat etmesi gerekiyor. Ülke olarak depreme dayanıklı yapılara ihtiyacımız var” diye konuştu.