Şimdi hüzün zamanı… savrulan yapraklar, eski zamanlardan kalan yalnızlıklarımızı örtmeye hevesli gibi oradan oraya koşturuyor; tıpkı, bir zamanlar hayallerimizi uçurduğumuz bu şehrin parkları gibi…
Dede Bahçesi’ydi bir zamanlar… Çocukluğumun; sorumsuz, cıvıl cıvıl günlerimden miras. Dedeler sema yaparmış burada, şimdi yapraklar döne döne yere düşerken eski günleri hatırlıyor sanki.
Dede Bahçesi’nin ortasında bulunan havuzda kayıklar yüzerdi; o kayıklar mıydı seni götüren ve geri getirmeyen? Akasyalar vardı, kara dutlar vardı, bir de kaya vardı havuzda, ama o kaya aslında yüreğimize oturuyordu, yıllar sonra farkına vardığımız.
Sonra yaz akşamları; orkestra çalardı ve şıkır şıkır giyinmiş hanımlar, beyler dans ederlerdi. Daha dün gibi… Akşamları, bize deniz derya gelen havuzun etrafında çay içmeye giderdik, alafranga müzik dinlerdik. Ben dans etmemiştim, henüz küçüktüm, bilmiyordum, ama şiir okumuştum; hem de ilk şiirimi…
Hâlâ da okuyorum.
Hayatınıza bir şiir koyun, bir mısra olsun ezberleyin. Sevgi olsun, düş olsun, barış olsun. Şiirin dünyasında sevebilirsiniz; tüm insanları, ayrım yapmadan. Bir mısra getirebilir ancak dünyaya kalıcı barışı ve bir mısradır silahlarınızı yok edecek olan…
Sonra Fuar oldu Dede Bahçesi, küçüktü, ama bizimdi. Konyalı çok sevmişti… Tabii halkın sevmesinin ne kadar önemi vardı ki? Sonraları, “bir yerlere taşıdık” denildi, ama geçen bunca yıl içerisinde fuarın yerini bir türlü bulamadık! Hâlâ arayışlardayız!
Şimdilerde “Kültür Park” diyoruz, bu da iyidir, hatta çok çok iyidir; çünkü önceleri şehrin ortasında bir çöplüğe dönmüştü ve ismi kanunsuzluklarla anılıyor, içinden geçmeye korkuluyordu.
Kültür Park’ın bankları soğuktu, gün ayaza dönerken içimizi saran sevgilere tutunarak ısınmaya çalışıyorduk. Kargaların çığlıkları, minik serçelerin meraklı bakışlarla yiyecek aramalarına karışıyordu. Güvercinlerse hepten sevgiydi.
Çimenlerin üstünde âşıklar vardı, sarmaş dolaş… Yadırgıyordum; biz mi yanlıştık acaba? Sarılmak, arada bir buse belki… Yanaklarımız kızarırken zaman mı değişti ne yoksa bu zamanelerin dünyası mıydı?
Artık yaşlanıyoruz, ihtiyarlamasak da!
Belki banklara, çimenlere serilen serin sesler, bir gün hatırlar bizi; Dede Bahçesi’nden kalan eski bir masal diye…
YALNIZLAR PARKI
/adı kültür park olsa ne yazar
toplanmış bütün yalnızlıklar/
yosun tutmuş sonbaharda
uzak bir sevişmeydi gözlerin
bir ağaç gölgesine uzanmıştı
yalnızlık koşuyordu gevezeydi tüm ölüler
çılgın rüyalara terk edilen
dörtnala saatlerdi ömrüm
ne çok saklı yaşadık seninle
oysa yapraklardaki nakış sendin
havada asılı kalan son mermiydi gözlerin
hayal parkında şimdi çocuklar var
ellerinde kan koklayan yarınlar/ olmasın
yüreklerine gökyüzü dökün/
mavi koksun uçurtmalar
çimenlerde keskin bir rüzgâr esiyor
ve ne yana dönsem çiziliyor/
kanıyor yokluğuna yüreğim
kuşlar kaldı bir de geceye küs dolunay
karanlıktı ayazdı susuzdum üşümüştüm
daha kötüsü sensizdim
banklara hüzünler pusu kurmuştu
canımda bir yere serdim yokluğunu
meğer düşledikçe çoğalırmış sevgiler
şimdi tek başınayım ya
hey ötekiler bir gün anlarsınız
misafir bahçelerde nükseder eski ağrılar
ve
/yalnız kaldıkça çoğalır kalabalıklar/
/adı kültür park olsa ne yazar
toplanmışsa bütün yalnızlıklar/
19.09.2019
Kültür Park, Konya
YORUMLAR