Anne ve babamızdan gördüğümüz davranışları içselleştirme ve bunları sergileme konusunda sahip olduğumuz bu eğilimin toplumdaki ifadesi “Görgülü kuşlar gördüğünü işler atasözüdür.
Toplumsal çürümenin eşiğini çoktan aştık. Maalesef, maalesef ve yine maalesef!
Günümüz dünyasında toplumsal değerlerin hızlı bir şekilde değiştiğini ve bazen bu değişimlerin olumsuz bir yöne kayabildiğini gözlemliyoruz. "Görgülü kuşlar gördüğünü işler" atasözü, aslında toplumsal normların ve değerlerin bireylerin davranışlarına nasıl yansıdığını çok net bir şekilde ifade eder. Anne ve babalarımızdan, çevremizden veya toplumdan öğrendiğimiz davranış biçimleri, hayatımızın şekillendiricisi olur. Bu davranışlar ya olumlu bir şekilde içselleştirilir ve yaşantımıza yansır ya da toplumsal çürüme ve bozulma ile birlikte, olumsuzluklar birer alışkanlık haline gelir.
Ne yazık ki, son yıllarda toplumsal değerlerimizde bir erozyon yaşandığını, ortak ahlaki anlayışların giderek daha fazla sarsıldığını görmekteyiz. Her geçen gün, insana, doğaya ve topluma duyarsızlaşan bireyler yetişiyor. Bu, sadece bireysel bir mesele değil, tüm toplumun geleceğiyle ilgili bir sorun haline geliyor. Evet, "görgülü kuşlar gördüğünü işler," ancak peki ya gördükleri doğru mu? Bir toplumda bireylerin gördükleri, toplumsal düzeni bozacak şekilde birbirini taklit ederse, sonuçlar da tahmin edilebilir olur.
Her birimizin çocukları, gençleri, hatta yetişkinleri olarak gördüğümüz ve uyguladığımız davranışlar, bazen birer model olabilir. Çocuklar ve gençler, etraflarındaki büyüklerin davranışlarını gözlemler ve bu davranışları bilinçli veya bilinçsiz olarak taklit ederler. Eğer bir toplumda hoşgörü, saygı, sabır ve empati gibi erdemler gözlemleniyorsa, bu erdemler, bir kuşaktan diğerine aktarılır ve toplumun sağlıklı bir şekilde gelişmesine olanak tanır. Ancak, bu değerlerin yerine hoşgörüsüzlük, bencillik, şiddet, ahlaki bozulma ve benzeri olumsuz tutumlar egemen olursa, o toplumda toplumsal çürümenin belirtileri ortaya çıkar.
Bu noktada, her bireyin sorumluluğu büyük. Çünkü gördüğümüzü işliyoruz. İster anne-baba, ister öğretmen, ister iş arkadaşımız, ister bir komşu… Her birimizin davranışları, çevremizdeki insanları etkiler. Eğer toplum olarak bu etkileri pozitif yönde şekillendirebilirsek, belki de daha sağlıklı ve bilinçli bir nesil yetiştirebiliriz. Bu da ancak toplumsal değerlerin güçlendirilmesiyle mümkün olacaktır.
Bugün, geçmişteki değerlerin daha çok ön planda olduğu bir toplumdan farklı bir noktadayız. Toplumun değer yargıları, hızla değişiyor ve bazen yanlış yönlere kayabiliyor. Ancak bu, umutsuz bir durum değildir. Her birey, kendi çevresindeki olumsuzlukları fark edip, daha iyi bir yön almak için çalışabilir. Çünkü toplumlar değişir; ama en temel değerler her zaman insanların içindeki iyiliği, adaleti ve dürüstlüğü yansıtacaktır.