Tarih boyunca iktidar ve güç yan yana gitmiştir. Bizim açımızdan bakarsak, eski Türk devletlerinde ve İslamiyet sonrası Türk devletlerinde, iktidar mücadelesi çok kanlı geçmiştir.. Yakın döneme bakarsak, Osmanlı Devleti buna malesef çok kötü bir örnektir..
O kadar kanlı bir mücadele var ki, hiç bir zaman kaç şehzadenin boğularak öldüğünü net olarak çıkaramayız.. Ama sayılarının yüzleri aştığı kesindir..
Böylesine mücadelenin tarihini yaşayan bizim bu dönemde de iktidar mücalesinin son derece acımasız olduğunu günümüzde de görmekteyiz..
AKP, Türk demokrasi tarihinde görülmeyen bir şekilde kesintisiz, 17 yılı tamamlamış ve devam etmektedir.. Bu kadar dinamik bir ülke nüfusunun yaşadığı ülkede 17 sene tek renk devam etmesi, tarihin olağan akışına aykırıdır.. Bunun için, kendisine bağlı kitleyi sağlam tutmak için, devamlı bir karşı kitle olması lazımdır.. İsteseler de birlikte olamazlar, ortam yumuşadığı zaman, kitle gevşeyecektir..
Ama unutulan bir olay vardır, ikdidarların en büyük zaafı yolsuzluk, yoksulluk,
Bunların hepsini de bu dönemde görmekteyiz.. Özellikle büyük yatırımların hepsinde yolsuzluk dedikodusu ayyuka çıkmıştır.. Türkiye'nin en büyük bankalarının başına, milyonlarca işşiz genç bunalımda iken, tahsillerini bitirmiş pırıl pırıl mühendisler amelelik yaparken, 80 yaşını aşmış adamların çok büyük maaşlarla atanması, güç zehirlenmesidir, akla ve mantığa aykırıdır..
Ne demektir hep aynı adamları ölünceye kadar en üstte tutmak. O ölmeden çocuklarını milletvekili yapmak, bunlar kim?...
Geçen gün bunların en meşhuru, oğlu da vekil olan Arınç diyorki; sadakatım çok önemli, hep sadık olduğum için mükafatlandırıldım.. Atatürk, Cumhuriyeti kurarken; "Fikri, vicdanı hür nesiller yetiştiriceğiz" demişti.. Bunlar mı yetişen? Hanedan mısınız? Bu ne böyle?..
Bu durumlar büyük kitleyi rahatsız etmiyordur. Anadolu malesef, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" atasözüne sadık olabilir. En çok kullandıkları diğer söz; "Gelen ağam, giden paşam"dır.
Ama bu ülkede, sayıları çok az da olsa, dimdik, eğilmeyen, bükülmeyen, tabiri caizse; Tanrı Dağı gibi duran gerçek Türkler var. Bunlar toplumun her yanının oynamasından hiç memnun değiller...
İşin en garip yanı, umut edilen bir parti de yok.. Umutlar partilerin birbirine yancılıkları ile gözden, gönülden düştüler..
O zaman, Türk milliyetçilerine yine kurt yalnızlığı düştü. Kimle, nasıl mücadele edileceğine karar vermek için bir araya gelemiyorlar.. Hangi partiye umut bağlasalar, derin bir hayal kırıklığı oluşuyor...
Geçenlerde Samsun'da, 2 yaşındaki bir çocuğuna tecavüz edilip, öldürüldü.. Zannetmiştik ki,
İkdidar olmak mutlaka milleti tam temsil etmek demektir..
Bir gurubun iktidarı sürer ama tarihe çok kötü olarak geçer..
YORUMLAR