Doç. Dr. Kaya: Travma haberleri basında nasıl verilmeli?

Doç. Dr. Burhanetin Kaya, İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde yaşanan bombalı saldırının ardından, toplumda travmaya neden olan haberlerin basında nasıl yer bulması gerektiğini açıkladı.

Doç. Dr. Kaya, Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Çalışma Birimi tarafından
hazırlanan "Travma haberleri basında nasıl verilmeli başlıklı raporu açıkladı.  Kaya, özellikle dijital medya ve sosyal ağların etkin olduğu günümüzde verilen travmatik haberlerin telafisi güç sonuçlara neden olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Günümüzde medya yeni medya ve sosyal ağlar aracılığıyla hayal gücümüzü zorlayacak derecede genişlemiş ve yaygınlaşmıştır. Şiddetin ve travmatik yaşantıların, özellikle fiziksel ve cinsel şiddet, cinayet, intihar, başta savaş ve kitlesel travmalar olmak üzere bireysel ve toplumsal travma haberlerinin medyada sunumu izleyenlerin örselenmesi yanında şiddetin normalleştirilmesi ve yeniden üretimine de yol açan ve telafisi son derece güç sonuçlara yol açmaktadır.

Ruh sağlığı çalışanlarının medya aracılığı ile yaygınlaştırdığı bilimsel temeli olmayan, eksik ve yanlış açıklamalar ve dikkatsiz yorumları, etik sorunların yanında travmanın olumsuz etkilerini artırıcı ve örseleyici işlev görebilirler. Bu nedenle hem medyada travma haberlerinin nasıl verilmesine ilişkin etik ilkeler dizgesinin oluşturulması hem bir psikiyatri uzmanının medya da nasıl yer almasına ilişkini bazı genel ilkelerin geliştirilmesi ve son derece önemli ve zorunludur.

Medya da şiddet söylemi korkutma, terörize etme, yıldırma, izleyenlerde saldırganı algılamada manipülasyon amacıyla hareket etmemelidir.

İnşa edilen haberler ise izleyiciler tarafından üç şekilde okunur. İzleyicinin anlamı olduğu gibi sorgulamadan kabul ettiği egemen okuma, anlamın bir kısmına katılıp ikna olduğu müzakereci okuma ya da metinde yer alan anlama tamamen karşı çıkan bir tutum sergilediği muhalif okuma. Bu okuma biçimleri hem haberi kurarken hem medyada bir uzman olarak yer alırken sergilenmesi gereken tutumu ve etik ve bilimsel tavrı belirleme açısından önemlidir.

Her türlü insan eliyle oluşturulan travmalar ya da doğal felaketlerin medyada yer alış biçimi ile ilgili olarak hem habercilerin, medya ve basın çalışanlarının, ilgili uzman hekimlerin, ruh sağlığı çalışanlarının ve psikiyatrların dikkat etmesi gereken önemli noktalar vardır.

MEDYA ÇALIŞANLARINA ÖNERİLER

A. Nasıl bir haber dili?

1. Yazılı, görsel ve sosyal medyada şiddet ve travma haberlerinin verilirken biçimi haber etiğine uygunluğuna dikkat edilmelidir. Mağdurun yaralı bedeninin, eşyalarının, ya da kanlı şiddet ve cinayet haberlerinin sergilenmesinin habercilik kavramı açısından bir anlamı yoktur? Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi’nde yer alan temel ilkelere tüm medya ve basın çalışanlarının uyması beklenmelidir

2. Uygulanan şiddetin, yaşanan travmanın gerekli, meşru ve problem çözücü olduğu biçimindeki yorumlar travmanın etkisini artıracak ve yeniden travmatizasyona yol açacaktır. Haber başlıkları ve görsellerin bu yöndeki seçimi etkileri uzun sürecek bir örselenmenin oluşmasına yol açacaktır.

3. Haberin amacı toplumda farkındalık yaratmak, kamuoyunu bilgilendirmek, bilinçlendirmek, yaşanan üzücü olayların sonlanması için bir baskı gücü yaratmak, olmalıdır. Haberin bir ürünü daha çok satmaya odaklanan reklamı izletmek amacıyla kurulması doğru değildir.

4. Şiddet haberleri, şiddet görselleri, travma ile ilgili bilgi ve görseller denetimsiz biçimde sosyal medyada da yer alması travmanın etkilerine duyarlı risk gruplarının özellikle çocuk, ergen ve kadınların bu görsellerle karşılaşması örselenmeye ve bununla ilişkisi ruhsal bozuklukların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Haberin ifade özgürlüğü ilkelerine saygı göstermek koşulu ile buna uygun bir şekilde filtrelenmesi sağlanmalıdır

5. Şiddet ve travma içerikli haberlerde yalnızca gerekli bilgiler yer almalıdır. Yaşanan travma deneyimi ve uygulanan şiddetin ayrıntılarına yer verilmemeli, eylemler ayrıntılı biçimde tarif edilmemeli ve hiçbir biçimde yüceltilmemelidir.

6. Uygulanan şiddetin, yaşanan travmanın, gerekli, meşru ve problem çözücü olduğu biçimindeki yorumlar travmanın etkisini artıracak ve yeniden travmaya yol açacaktır. Haber başlıkları ve görseller buna yol açmayacak şekilde oluşturulmalı ve yer verilmelidir.

7. İster insan eliyle bilerek ister kaza sonucu ister bir doğal felaket sonucu olsun, yaşanan travma deneyiminin sosyal bağlamını, siyasal sosyal ve ekonomik kaynaklarını göz ardı eden, mağdurun sorumlu olduğu izlenimi yaratacak biçimde kurulan haber bu travmaya maruz kalanları örselenmesi yanında bu örselenmenin süreğen nitelik kazanmasına da neden olacaktır. Bu nedenle haberlerde yaşanan travmanın sosyal ve siyasal bağlamı verilmeli ve mağduru yaşadığı travmanın sorumlusu gibi gösteren söylemden uzak durulmalıdır.

8. Şiddet ve travma bir problem çözme yöntemi olarak sunulmamalı, bunu destekleyecek, vurgulayacak ya da çağrıştıracak bir söylem kullanılmamalı, dile çok dikkat edilmelidir.

9. Şiddeti üreten kişiye ilişkin özenilebilecek kimi nitelikler, dikkat çeken özellikler ve bu bireye özel statü kazandıracak öğeler içeren sunumlardan kaçınılmalıdır.

10. Medyanın tüm mecralarında yer alan travma haberleri bu evrensel ilkeler çerçevesinde yeniden gözden geçirilmeli, şiddet ve travma haberlerinin maruz kalanı koruyan ve onun travmasını işlemesini olanaklı kılacak biçimde sunulmasına azami özen ve dikkat gösterilmelidir.

B. Ayrıntılı görsel materyal kullanılması Medya şiddet ve travma haberlerini ayrıntılı bir biçimde aktarırken ve görsel materyalleri özellikle sık kullanmaktadır. Medya şiddet ve travma haberlerini ayrıntılı bir biçimde aktarırken ve görsel materyalleri özellikle sık kullanılarak, şiddet mağdurlarının durumu ya da faillerinin eylemi tüm ayrıntılarıyla, dramatize edilerek, görsel öğeler eşliğinde sunulması, mağdurlar ve yakınları üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Diğer yandan, şiddet üretme olasılığı olan bireylerde imkânsız görünenin gerçekleştirilebilir olduğu düşüncesine yol açarak yeni mağduriyetlere yol açma olasılığını artırmaktadır.

RUH SAĞLIĞI UZMANLARININ UYMASI GEREKENLER

Psikiyatri uzmanları gündemdeki gelişmeler bağlamında uzman oldukları konularda medyada çeşitli mecralarda yer almaktan çekinmemelidirler. Bu tür yer alışlarda meslek örgütlerine atıf yapmak ve yalnızca kişisel değil kurumsal sorumluluk ile konuşmak önemlidir. Sarf edilen sözlerin tüm psikiyatri topluluğunu bağlama gücü taşıdığı akılda tutulmalıdır. 1. Hekimler medyada yer aldıkları zaman ruh hekimliği meslek etiği kurallarına dikkat ederek mesleki ve bilimsel bilgileri aktarmakta ısrarlı olmalıdırlar. Bilimsel kanıtı olmayan, yanlış anlaşılmaya yatkın ve izleyenlerin, özellikle ruhsal hastalığı olan bireylerin tedavi süreçlerini olumsuz yönde etkileyecek açıklamalardan kaçınmalıdırlar. 2. Muayene etmedikleri kişiler ile ilgili hiçbir yorumda bulunmamalı, hasta ve hastalıklarını ifşa edecek ifadelerden uzak durmalıdırlar. 3. Ruh sağlığı uzmanları, medyada varoluşlarını bireysel kazanç sağlamaya olanak veren bir reklam öğesine dönüştürmemelidirler. 4. Psikiyatrlar, hekimler hiçbir zaman medya da para karşılığı yer almamalı, sponsorluk çerçevesinde mesleki bilgilendirme yapmamalıdırlar. 5. Yaftalayıcı, etiketleyici, ayrımcı ve ötekileştirici bir dil kullanmamaya özen göstermeli, habercilerin bu yöndeki ifadelerini düzeltmek konusunda sorumluluk sergilemelidirler. 6. Tüm güçlülük içeren kesin ve iddiacı bir söylemden uzak durmalı, sorun temelli, anlamaya odaklı ve destekleyici bir iletişim becerisi ile kamuoyunu doğru bilgilendirme ve farkındalık yaratmaya olanak veren bir tutum sergilemelidirler. 7. Gerçekçi ve umut aşılayıcı bir dil kullanmalı, toplumda gereksiz bir kaygı yaratmamaya dikkat etmelidirler.

Sonuç olarak;

Hem haberciler hem hekimler için savaşa karşı barışı savunmak ve birlikte bir barış söylemi oluşturmak ortak amaç olmalıdır. Hem sağlık alanında hem de gazetecilik-medya alanında etkin bir meslek örgütlerinin iş birliği ve dayanışması sağlanmalıdır.

Medyanın tüm mecralarında yer alan travma haberleri bu evrensel ilkeler çerçevesinde yeniden gözden geçirilmeli, şiddet ve travma haberlerinin maruz kalanı koruyan ve onun travmasını işlemesini olanaklı kılacak biçimde sunulmasına azami özen ve dikkat gösterilmelidir.

SOSYAL MEDYA KULLANICILARINA ÖNERİLER Şiddet haberleri ve travma açısından giderek önem kazanan bir diğer mecra sosyal medyadır. Hem hızlı ve yayılan etkisi hem bu etkinin denetlenememesi sosyal medyanın kitleler üzerindeki etkisini son derece önemli kılmaktadır. Şiddet haberleri, şiddet görselleri, yayınlana şiddet içerikli videolar, travma ile ilgili yanlış, hatalı ve örseleyici biçimde sunulan bilgi ve görseller denetimsiz biçimde sosyal medyada da sıklıkla yer almaktadır. Travmanın etkilerine duyarlı risk gruplarının özellikle çocuk, ergen ve kadınların bu görsellerle karşılaşması örselenmeye ve bununla ilişkisi ruhsal bozuklukların oluşmasına zemin hazırlayabilecektir. 1. Doğrudan tanığı olduğunuz durumlarda, bu görüntüleri çekmek kanıt niteliğinde bir belge olarak görülse de sosyal medyada denetimsiz biçimde paylaşılması izleyenleri örseleyecektir. Bu görüntüleri öncelikle insan hakları ile ilgili örgüt ve kuruluşlarla paylaşmaları, fakat şiddet içeren kısımlarını sosyal medya da dolaşıma sokulmamalıdır. 2. Birilerinden duyduğunuz durumlarda, güvenilir bir kaynaktan gelmiyorsa aktardığınız bilgi amaçlananın tersine izleyenlerde gerçek olaya karşı duyarsızlık yaratma ve umursamaz tutum sergilemeye riski oluşturabilir. 3. Örseleyici nitelikte görünür ve görseller içeren iletileri paylaşmamak, görsel olmaksızın olaya ilişkin kaynak göstererek sözel bilgi aktarmak daha doğrudur. 4. Tüm sosyal medya paylaşımlarında nefret söylemine izin veren, ayrımcı ve dışlayıcı ifadelerden kaçınılmalı, bu tür ifadeler paylaşılmamalı ve paylaşanlar ile ilgili sosyal medya sağlayıcısına uyarıda bulunulmalıdır. 5. Travmaya yol açan olaylardan sonra hurafeler ve yanlış inançlar hızla yayılmaktadır. Bu nedenle kaynağı güvenilir olmayan bilgiler aktarılmamalı, var olan bilgi ise nesnel bir şekilde bilimsel verilere dayanarak sunulmalıdır."