Yaka Cuma pazarına gittim. Her hafta gittiğim semt pazarı.
Pazarcı esnafının bir bölümü artık pazara çıkmıyor. Her hafta dikkat ediyorum birkaç tezgah eksiliyor...
Sebze ve meyve satıcılarının durumu kötü sayılmasa da, onlardan da pazara çıkmayalar var...
***
Bir çorap satıcısı ile sohbet ettim. En çok da merak ettiğim, pazar yerlerinin ücret durumuydu. Başladı anlatmaya;
"Abi hemen şurada halıcı vardı. Yanında milyoncu. Ötede giyimci, yanında eşarp ve çorapçı, erkek giyim ürünleri, en başta da plastik mutfak gereçleri. Bu sıradaki esnaf neredeyse tamamen boşalttı. Hepsi zarar ettikleri için pazarı boşladılar. Alış veriş iyice düştü.
Benim yerim (8 metrekare kadar) 50 TL. Şeker Tekkeden geliyorum. 15 TL yakıt masrafı olsa 65 TL. yeme içme falan yok. Şuan saat 12 ye geliyor ve ben 7 buçuk TL satış yaptım. Benim günde 1.000 lira satış yapmalıyım aç kalmamak için. Ama mümkün değil abi o paralar. Ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Nereye kadar dayanırım onu da bilmiyorum."
***
İçim acıdı yahu... Bu insanlar toplumun orta direkleriydi. Kendi yağlarında kavrulurlar, kimseye yük olmazlardı. Şimdi kime muhtaç olacak, kimin kapısını çalacaklar? Onlar için en büyük zûl bu olur.
Şimdi birisi çıkıp, "Kazandıklarına saysınlar. Onu da biz mi düşüneceğiz" diyecektir. O kafa zaten 2 üniversite bitiren genci organize sanayinde getir-götür işleri yapmaya yönlendiriyor. İyi de muhterem, bu ekonomiyi bu hale getireni hiç sorgulamayacak mıyız?
***
Sözün özü, gerçekten üzüldüm. İhtiyacım olmadığı halde oradan bir çorap, yanındaki kadından da bir şapka alarak evin yolunu tuttum. Keşke elimizden cok daha fazlası gelse. Ama insanlar tercihlerinin cezasını çekiyor bazen. Aslolan "hataların, tercihlerin tekrar edilmemesi" diyeceğim, ama çok zor...