Türkiye Gazeteciler Federasyonu başkanlar konseyi ve benimde yönetimine yeniden seçilerek genel başkan yardımcılığına devam ettiğim Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı genel kurulu için Düzce’deydik..
Düzce Gazeteciler Cemiyeti’ni muhteşem ev sahipliğinden dolayı başkan Erol Tayhan nezdinde kutluyorum..
Yoldan gelene “yedinin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” derler ya, ben burada Düzce Üniversitesi’nin 15 yılda muhteşem yükselişine dikkat çekeceğim.
Gezi programımız dahilinde kendimizi Düzce Üniversitesi’nin gayet modem ve şirin bir kampüsünde bulduk. Rektör Prof. Dr İlhan Genç bize yaptığı “hoş geldin” konuşmasında, üniversitesinin 15 yılda geldiği noktayı edebiyatçılığının da verdiği üslupla güzel bir şekilde özetledi.
Rektör Genç, üniversitenin sağlık ve tarımda yaptığı çalışmalarını anlatırken hayretler içerisinde kaldım.
Üniversitenin yaptıkları hizmetleri daha detaylı bir şekilde dile getirmek üzere, kürsüye Düzce Üniversitesi İhtisaslaşma Koordinatörü Doç. Dr. Uğur Hasırcı çıkıp, slayt gösterisi ile anlatmaya başlayınca, kendi kendime “bu kadar da olamaz artık” dedim.
Hasırcı hocanın anlatımları ile üniversite sağlık ve tarım alanında ihtisaslaşmış. Üniversite bölge insanının ekmeğine, aşına, işine büyük katkı sağlıyormuş.
Siz “Sağlık ve tarım bir birine ne alaka?” diyeceksinizdir. Evet alaka..
Sağlık alanında kullanılan bir çok bitki, üniversitenin kontrolünde bölge çiftçisine ürettiriliyor.
Bölgede yetişen tüm bitkiler alanlarında değerlendiriyor. Tıp alanında ilaç oluyor.. Kozmetik alanda parfüm, ruj, krem oluyor. Atıklardan hayvan yeni yapılıyor, et ve süt oluyor. Ottan çöpten her şey bu üniversitede değer buluyor.
Ayrıca Düzce Üniversitesi Türkiye’de olmayan bir laboratuvarı da hizmete geçirmiş. Kozmetik firmaları ürettikleri ürünlere yeterlilik belgesi almak için bundan sonra Avrupa’da arayış içerisinde olmayacak, mamüllerinde “Düzce Üniversitesi” damgası yer alacak artık.
Üniversite kendi kontrolünde şirketler kurmuş. Bu şirketler bünyesinde çeşitli ürünler üretiliyor. Ayrıca sadece şirket kurup üreyim yapmanın dışında markalaşmaya da büyük önem veriyor. Gelecekte Düzce Üniversitesinin bir çok markası günlük hayatımızda kullandığımız bir çok ürünün vaz geçilmezi olursa şaşırmamız gerekir.
Düzce Üniversitesi’nin sıradan bir üniversite olmadığını gördük.
Aslında üniversitelerin temel işlevi bu olmalı. Bu ülkede sırf üniversite açılmış olması için üniversite açmanın bir mantığı yok.
İşin açıkçası Düzce Üniversitesi beni şok etti.. İyi de etti..
Düzce Üniversitesi’ni gerçek anlamda bir üniversite yapanları kutluyorum. Bu üniversiteye bugüne kadar emeği geçenlere de sonsuz teşekkür ediyorum.
Düzce’nin doğa ve turistik izlenimlerimi başka bir yazımda sizlere aktaracağım..
Sağlıcakla kalın…